İsrail Filistin neden savaşıyor? İsrail ile Filistin arasındaki sorunlar neler? İsrail neden Filistin’e saldırıyor? Filistin nerede? İsrail neden Gazze’ye saldırıyor? İsrail Filistin sorununun tarihçesi nedir? İsrail’in kuruluşu, Filistin’in kuruluşu gibi sorular son günlerde sıkça sorulan sorular. Biz de İsrail ile Filistin arasında var olan çatışma krizlerin kökeninde var olan sebepleri yazdık.
İsrail-Filistin sorunu, uzun bir tarih boyunca derinleşmiş ve karmaşıklaşmış bir sorundur. Bu sorunu çözmek için çok sayıda politika, diplomasi ve barış süreci denendi, ancak kalıcı bir çözüm henüz bulunamadı. İsrail-Filistin sorununu çözmek için bazı temel prensipler ve adımlar vardır, ancak her iki tarafın da bu adımları kabul etmesi ve barışa yönelik samimi bir çaba göstermesi gerekmektedir.
İsrail ve Filistin arasında 3 temel sorun var. Gelin ilk olarak bu üç sorunun ne olduğuna bakalım.
Birinci sorun, Filistin’in bağımsız ve özgür bir ülke olamaması. Filistin, bir devlet olarak uluslararası camiada tanınıyor ancak kendine has ordusu, ekonomisi ve bağımsız bir yönetiminden bahsetmek imkansız. Bütün sorunların temelinde bu yatıyor.
Filistin, Orta Doğu’da bulunan ve tarihsel olarak Filistin adı verilen bölgenin bir parçasını oluşturan topraklarda kurulan devleti ifade eder. Filistin, coğrafi olarak Ürdün Nehri’nden Akdeniz’e kadar uzanan toprakları içerir ve Gazze Şeridi ile Batı Şeria olarak iki ana bölgeye ayrılır. Filistin’in başkenti Doğu Kudüs olarak kabul edilir.
Filistin, uzun bir tarih boyunca farklı imparatorlukların hakimiyeti altında kalmıştır. Bu topraklar, antik dönemlerden itibaren Mısır, Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu, Arap İslam İmparatorlukları, Osmanlı İmparatorluğu ve son olarak Birleşmiş Milletler tarafından Birleşmiş Milletler Paylaşım Planı’na göre 1947’de ikiye bölünmüştür.
1947’de BM tarafından kabul edilen Paylaşım Planı, Filistin topraklarını Yahudi ve Arap devletleri arasında bölmeyi önermiş, ancak bu planın uygulanması büyük bir çatışma ve savaşa yol açmıştır. 1948’de İsrail Devleti’nin kurulması ve bağımsızlık ilanı sonucunda Filistin, çeşitli dönemlerde İsrail ve komşu Arap ülkeleri arasında yaşanan savaşlara ve çatışmalara sahne olmuştur.
Filistin, 1988’de bağımsızlık ilan etmiş ve dünya genelinde birçok ülke tarafından tanınmıştır. Ancak bağımsızlık ve toprak sahibi olma hedefine ulaşma konusunda birçok zorlukla karşılaşmıştır. Filistin, 1993 Oslo Anlaşması ile Filistin Yönetimi’nin oluşturulmasını kabul etmiş ve Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde sınırlı özerklik kazanmıştır. Ancak bu topraklar, İsrail işgali altında kalmış ve buna bağlı olarak çeşitli sıkıntılar yaşanmıştır.
Filistin, (PLO) tarafından temsil edilir ve Arap dünyası ile uluslararası toplumun desteğini kazanmaya çalışır. Ancak İsrail-Filistin çatışması devam etmekte olup, toprak anlaşmazlıkları, sınır güvenliği ve Kudüs gibi sorunlar nedeniyle barış süreci sık sık sekteye uğramıştır. Bu nedenle Filistin’in bağımsızlık mücadelesi ve toprak sahibi olma hedefi hala çözüm bekleyen önemli bir uluslararası sorundur.
İkinci sorun ise toprak konusu. Kurulduğundan beri Filistin topraklarını belli periyotlarda işgal edip bünyesine katan İsrail, bu sorunun da kronikleşmesine neden oldu.
Filistin ve İsrail arasındaki toprak sorunu, Orta Doğu’da uzun yıllardır süregelen karmaşık bir ihtilafın merkezinde yer almaktadır. Bu toprak sorunu, tarihsel, dini, etnik ve siyasi faktörlerin bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkmıştır ve hala devam etmektedir.
Toprak sorunu, 20. yüzyılın başlarına kadar gitmektedir. İsrail ve Filistin toprakları, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasının ardından Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizler tarafından yönetilmeye başlandı. 1947’de Birleşmiş Milletler, Filistin topraklarını Yahudi ve Arap devletleri arasında bölmeyi öneren bir paylaşım planını kabul etti.
1948’de İsrail Devleti’nin kuruluşu, büyük bir Arap-İsrail savaşına yol açtı. Bu savaş sonucunda İsrail, bağımsızlığını ilan etti ve bir dizi savaşta toprak kazandı. Bu savaşın sonucunda Filistinliler, İsrail topraklarının bir kısmından ayrılmak zorunda kaldılar ve mülteci durumuna düştüler.
1967’deki Altı Gün Savaşı, İsrail’in Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi’ni işgal etmesiyle sonuçlandı. Bu işgaller, İsrail-Filistin toprak sorununun daha da karmaşık hale gelmesine neden oldu. İsrail, işgal altındaki topraklarda Yahudi yerleşimlerini kurmaya başladı. Bu yerleşimler, Filistin topraklarının büyük bir kısmını kaplamış ve Filistinlilerin yaşam koşullarını etkilemiştir.
1990’ların başında, İsrail ve Filistin arasında Oslo Anlaşmaları olarak bilinen bir dizi anlaşma imzalandı. Bu anlaşmalar, Filistin Yönetimi’nin oluşturulmasını ve toprakların kısmi özerkliğini kabul etti. Ancak bu anlaşmaların uygulanması ve sonuçları konusunda ciddi sorunlar yaşandı.
Toprak sorunu, İsrail ve Filistin arasındaki çatışmanın temel nedenlerinden biridir ve barış sürecinin anahtar konularından biridir.
Üçüncü sorun da Kudüs meselesi. Bu sorun da İsrail ve Filistin arasında çözülmesini bekleyen en büyük krizlerden bir tanesi.
Kudüs, Orta Doğu’da tarihsel, kültürel ve dini açıdan büyük öneme sahip olan bir şehir ve aynı zamanda bir başkenttir. Şehir, Filistin ile İsrail arasında sürekli bir çatışma konusu olmuş ve uluslararası politikada büyük bir tartışma ve gerginlik kaynağıdır.
Coğrafi olarak İsrail ve Filistin topraklarının batısında, Batı Şeria’da yer alan Kudüs, üç ana bölgeye ayrılır. Eski Şehir, Batı Kudüs ve Doğu Kudüs. Eski Şehir, Kudüs’ün tarihi merkezi olarak kabul edilir.
Öte yandan Kudüs, üç büyük din olan İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik açısından kutsal bir şehir olarak kabul edilir. İslam’da, Mescid’i Aksa ve Kubbetüs Sahra, Kudüs’ün önemli dini yapılarıdır. Hristiyanlıkta, Kutsal Kabir Kilisesi ve Kutsal Haç Kilisesi, İsa’nın yaşamının bazı önemli olaylarına sahne olmuş yerlerdir. Yahudilikte ise, Batı Duvar ve Yahudi Tapınağı’nın eski kalıntıları, büyük dini öneme sahiptir.
Kudüs, binlerce yıllık tarihi boyunca birçok medeniyetin egemenliği altına girmiştir. Antik dönemde, şehir birçok farklı İsrail krallığına ve ardından Romalılara ait olmuştur. Ortaçağ boyunca, Müslümanlar ve Haçlılar arasında çatışmalar yaşanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği altına giren Kudüs, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından İngilizlerin kontrolüne geçmişti.
Bu noktadan sonra Kudüs, İsrail ve Filistin arasındaki anlaşmazlıkların merkezinde yer almaya başladı. 1967’deki Altı Gün Savaşı sonucunda İsrail, Doğu Kudüs’ü işgal etti ve Eski Şehir’i de kontrolü altına aldı. Bu durum, uluslararası toplumda büyük bir tartışma ve protestolara yol açtı. Filistin, Doğu Kudüs’ü başkenti olarak kabul etmekte ve şehrin bu bölgesinin geleceği üzerine İsrail ile uzun süren müzakereler devam etmektedir.
Bununla birlikte Kudüs, Batı Kudüs ve Doğu Kudüs olarak iki farklı bölgeye ayrılmış durumdadır. Doğu Kudüs, Filistinlilerin bağımsız bir devletin başkenti olarak görmek istediği bir bölgedir. Ancak İsrail, Kudüs’ün tamamının başkenti olarak kabul etmektedir.
Kudüs, uluslararası politikada büyük bir çatışma ve diplomasi konusu olarak kalmaya devam etmektedir. Şehir, barış anlaşmaları ve çözüm arayışları için kritik bir unsur olmuştur.
Evet, saydığımız bu üç temel sorun, Orta Doğu’ya huzurun ve barışın gelmemesinin önündeki en büyük engellerden bir tanesi. Özellikle İsrail’in yıllardır bilinçli bir şekilde uyguladığı şiddet ve sindirme politikaları Filistinlilerin ölmesine ve dünyadan kopuk bir hayat yaşamalarına sebep oluyor. İsrail, kendi güvenliğinin, Filistin’in özgür, bağımsız bir devlet olmasından geçtiğini bilmesi gerekiyor. Kalıcı bir barış ve huzur ortamı, bütün taraflara iyi gelecektir.