Yurtiçi piyasa, Perşembe günü saat 14.00’e kadar kilitlenmiş durumda.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizinde (bir hafta vadeli repo faiz oranı) 27 ay sonra bir artırıma gitmesi bekleniyor. 22 Haziran’daki TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı, ekonomi yönetiminde yapılan değişikliklerden sonra Hafize Gaye Erkan başkanlığında gerçekleştirilecek ilk toplantı olacak.
Beklenen faiz artırımıyla ilgili tahminler oldukça geniş bir yelpazeye sahip. Beklentiler, %15 ile %40 arasında değişirken, ağırlıklı olarak %20 ile %25 arasında bir faiz artırımı yapılacağı yönünde bulunuyor. Uzmanlar, EKONOMİ Gazetesi ile paylaştıkları tahminlerinde de politika faizinin %20-25 seviyesine çıkarılacağını öngörüyor. Ayrıca, uzmanlar faiz artırımının yanı sıra TCMB’nin sözlü ve yazılı yönlendirmelerinin de faiz kararı kadar önemli olduğunu vurguluyor ve karar metnindeki dilin tamamen değiştirileceğini öngörüyor.
Bu toplantı sonrasında genel olarak belirsizliklerin yoğun olduğu bir dönemde piyasa tepkisini tahmin etmek oldukça zor. Yurt içi piyasa, faiz artırım oranına, sözlü ve yazılı yönlendirmelere ve ileriye yönelik izlenecek para politikasıyla ilgili ipuçlarına bakarak bir dengeye oturmaya çalışacak. Yabancı ve yerli yatırımcılar, verilen mesajlarda “güven” ve “şeffaflık” arayacaklar.
Gedik Yatırım Başekonomisti Serkan Gönençler;
“Mehmet Şimşek’in ekonomi politikalarının kurala dayalı, uluslararası normlara uygun ve öngörülebilir olacağı taahhütlerine dayanarak, politika faizinin kademeli olarak mevduat faizlerine yaklaştırılması beklenebilir. Bu çerçevede, politika faizinin bu toplantıda %25 seviyesine yükseltilmesini ve sonraki toplantılarda artışların devam edeceğine dair bir sinyal verilmesini bekliyoruz.
Ancak, TCMB’nin sadece faizlerle ilgili değil, aynı zamanda bankalar üzerindeki regülasyonların (kredi faizlerine üst sınırlar, tahvil tutma şartları vb.) nasıl gevşetileceği konusunda da bir yol haritası sunması gerekiyor.
Bu şartların sağlanması durumunda, risk primindeki düşüş trendinin hız kazanması ve bu durumun öncelikle bankacılık sektörü ve holding hisselerine olumlu yansıması beklenmelidir. Ancak atılan para politikası adımlarının yetersiz kalması durumunda, Dolar/TL kurunda ek yükselişler ve hisse senetlerinde geri çekilmeler görme ihtimalimiz olduğunu düşünüyorum.”
Global Menkul Araştırma Grup Direktörü Serdar Pazı:
“Anketler, TCMB’nin yeni başkan ile gerçekleştireceği ilk toplantıda güçlü bir faiz artışı gerçekleştireceği beklentisini yansıtmaktadır.
Yıllık enflasyon %40 seviyesinde iken, genellikle piyasa ortalamalarının altında seyreden TCMB katılımcı anketi, gelecek 12 aylık dönem için %30 seviyesinde bir beklenti göstermektedir.
Ancak, Mart 2024 yerel seçimleri ve istihdamı göz önünde bulundurarak, faizlerin %15 seviyesine gelmesi için 650 baz puanlık bir artışın yapılması ve sonraki toplantılarda aylık %5’lik bir artış ivmesiyle devam edilmesini düşünüyorum. Faizler beklenenden daha yavaş bir şekilde artarsa, başlangıçta kredibilite kaybı yaşanabilir ve TL varlıklarda zayıflama görülebilir.
Tabii ki burada açıklama metnindeki dil ve TCMB ile bankalar arasındaki toplantıda çözüm odaklı bir yaklaşımın ne şekilde olacağı da önemlidir.”
Dinamik Menkul Başekonomisti Enver Erkan;
“TCMB’nin muhtemelen ortodoks politika düzlemine geçerek son 2 yıldaki gevşek duruşundan uzaklaşması bekleniyor. Bu çerçevede bir hafta vadeli repo faizinin 1150 baz puanlık bir artışla %20’ye doğru yükseltilmesini öngörüyoruz. Merkez bankasının sıkılaştırma döngüsünü başlatmasının yanı sıra, son 2 yılda kredi mekanizmasını ve liralaşmayı düzenleyen karmaşık düzenlemeleri ve uygulamaları gevşetmeye başlayacağını düşünüyoruz.
Türk Lirası, 28 Mayıs’tan sonra bir düşüş trendine girdi. Bu düşüşün, liranın gerçek değerini bulması için liberal bir yaklaşımla devam etmesi bekleniyor. Birçok yatırımcı, liranın denge seviyesini beklemektedir. Tahvil ve hisse senetlerine sermaye girişinin artacağı beklentisi de güçlenmektedir.
Son Merkez Bankası verilerine göre, yabancı yatırımcılar geçen hafta 287 milyon dolarlık Türk tahvili ve hisse senedi satın alarak Aralık ayından bu yana en büyük girişi kaydettiler. Ülkenin para ve maliye politikasının potansiyel geçiş sürecinin etkileri, özellikle yabancı yatırımcıların eğilimini belirleyecektir.
Yabancı yatırımcılar, daha öngörülebilir ve neden-sonuç ilişkisi kurulan bir ekonomi görmek istemektedir. Para politikasının kademeli olarak uygulanması, ekonomik yavaşlama ve potansiyel tahvil zararlarının etkilerini emme açısından önemlidir.”
Ekonomist Hikmet Baydar, konuyla ilgili görüşlerini şu şekilde paylaştı:
“TCMB’nin olası sert faiz artırımının piyasada yeterince fiyatlandığını düşünmüyorum. Hatta faiz artırımının miktarı bile henüz belirsizlik taşıyor.
Sert faiz artırımlarının, döviz kurlarında, borsada ve altın fiyatlarında belli bir dönem için önemli dalgalanmalara yol açma olasılığı oldukça yüksek. Özellikle bankacılık sektörünün mevcut tahvil portföyünde faizlerin yükselmesiyle ortaya çıkabilecek zarar korkusu, borsadaki özellikle banka hisselerinde ciddi satışları tetikleyebilir.
Dolar/TL paritesinde geçici olarak aşağı yönlü baskı oluşabilir. Ancak yapısal bir sorun olduğu ve cari açığın devam ettiği göz önüne alındığında, dövizde tekrar yukarı yönlü bir eğilim beklemek mantıklı olabilir. Kısa vadede ise dövizde aşağı yönlü hareketlerin görülme ihtimali olduğunu düşünüyorum.
Gram altında da dolarla paralel bir hareket gözlenebilir. Ayrıca, ons altın fiyatları da özellikle Fed’in faiz kararlarına bağlı olarak dalgalanmalara maruz kalabilir. Bu nedenle, ons altın fiyatları da önemli bir etken olacaktır. Tekrar belirtmek gerekirse, dolar/TL paritesinde aşağı yönlü bir hareket olduğunda, gram altında bir gevşeme yaşanabilir; ancak bu gevşemenin uzun süreli olacağını düşünmüyorum.”
Biz Finansal Danışmanlık Kurucusu Murat Özsoy, dolar/TL paritesiyle ilgili olası senaryolar hakkında şunları ifade etti:
“Bugün itibarıyla Merkez Bankası tarafından beklenen sert faiz artışının henüz piyasalar tarafından fiyatlanmadığını gözlemliyoruz. Bu nedenle, karar açıklanana kadar önemli bir fiyatlama olacağını düşünmüyorum. Gerçek hareketlilik, faiz artışının ne kadar olacağına bağlı olacaktır ve karar metnindeki içerik de süreyi etkileyecektir.
Piyasa beklentileri genellikle 20-25 baz puan aralığında yer alıyor. Eğer faiz artışı 20 baz puanın altında kalırsa, piyasa tatmin olmayacak ve dolar/TL kurunda sınırlı bir geri çekilme görülecektir. Ancak faiz artışı 20 baz puanın üzerinde gelirse, dolar/TL kurunda daha sert satış hareketleri ve hızlı bir geri çekilme beklenebilir.
Gerçekleşecek geri çekilmenin ne kadar süreceği ise faiz kararından ziyade açıklama metnindeki ifadelere bağlı olacaktır.”
Ayrıca, gram altın yatırımcıları için faiz kararı sonrasında alım fırsatı doğabileceğini belirtti. “Karar metnindeki ifadeler, faiz kararının kur üzerindeki etkisini geçici veya kısa süreli olarak sürdürecektir. Kurun ana eğilimi yabancı para girişinin istikrarlı şekilde olmadığı sürece yukarı yönlü olduğu için, faiz kararı sonrasında kurun tekrar yükselişe geçeceği düşüncesindeyim.
Bu durumda, gram altın yatırımcıları için faiz kararı sonrasında tekrar bir alım fırsatı doğabilir. Bu fırsatla birlikte gram altın için 1500 TL ile 1550 TL hedef fiyatları gündeme gelebilir.”
Galata Menkul Araştırma Müdürü Yusuf Kavak, TCMB’nin sert faiz artırımı konusunda piyasada tam bir fiyatlama olduğunu söylemenin doğru olmadığını ifade etti.
“Son yükseliş trendinde ortodoks politikalara dönüş çerçevesinde faizlerin hızla yükseltildiği fiyatlamalar gözükse de, piyasa tahminlerindeki yüksek farklara bakarak, faizlerin ne kadar hızlı yükseleceği konusunda hala belirsizlik olduğunu görmekteyiz.”
Şirketlerin etkilenme şekli konusunda ise şunları belirtti: “Sektörel ve şirket bazında TL nakit/döviz nakit ve borçluluk durumlarına bağlı olarak ayrı fiyatlamaların olabileceğini göz önünde bulundurmak gerekmektedir.
Yüksek faiz artışları, değişken faizli yüksek borçluluğa sahip olan veya yeni kredi kullanacak olan şirketleri olumsuz etkileyebileceği gibi, net nakit pozisyonu yüksek olan şirketler bu durumda olumlu bir ayrışma sergileyebilir.
Diğer yandan, önceden beklentilere fiyatlanmaya başlayan CDS tarafında geri çekilme devam ederse, dış finansman sağlayan şirketler ve kamu tarafı avantaj elde edebilir. Yüksek faiz artışları aynı zamanda TL lehine kur hareketlerine neden olabileceğinden, döviz açığı yüksek olan şirketleri göreceli olarak rahatlatabilir.”
Özetle, Kavak, faiz artışının etkilerinin sektörel ve şirket bazında farklılık göstereceğini ve faizlerin yükselmesiyle birlikte şirketlerin nakit durumları ve borçluluk seviyelerinin önemli bir rol oynayacağını belirtmektedir. Ayrıca, CDS ve kur hareketlerinin de şirketleri etkileyebileceğine dikkat çekmektedir.
İntegral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer;
İntegral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer, TCMB’nin faiz kararıyla ilgili beklentilerin geniş bir skalada olduğunu belirtiyor. Faiz artırımı beklentisinin %15’ten %30’a kadar farklılaştığını ve hangi beklentinin fiyatlara yansıdığını belirlemenin zor olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle, piyasada tam bir fiyatlandırmanın olduğunu söylemek güç olduğunu düşünüyor.
Özer, faiz kararının yanı sıra beklenti yönetiminin de önemli olduğunu vurguluyor. Ödemeler dengesi ve enflasyon dinamiklerini düzeltici bir yol haritasını içeren karar metni ve sözlü yönlendirmeye ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Bu haftaki toplantıda Merkez Bankası’nın karar metnindeki dilin tamamen değişmesini beklediklerini ifade ediyor.
Ayrıca, toplantıda sözlü yönlendirmenin de güçlü olmasının piyasanın dikkatini çekeceğini belirtiyor. Piyasanın ekonomik koşullarda iyileşme beklentisiyle olumlu bir şekilde yaklaşabileceğini söylüyor.
Özer, bir diğer önemli konunun bankalara uygulanan regülasyonlar olduğunu ifade ediyor. Makro ihtiyati tedbirlerin bankacılık endeksinde nasıl bir tepki yaratacağının anlatılmasının önemli olduğunu söylüyor. Ayrıca, Borsa endeksinin 5200 desteğinden satışların karşılanmasında zorluk yaşaması durumunda 5000 seviyesine doğru bir düşüş eğilimi oluşabileceğini belirtiyor.
Özet olarak, Seda Yalçınkaya Özer, faiz kararının yanı sıra beklenti yönetimi ve bankacılık sektörü regülasyonlarının piyasalar üzerinde etkili olacağını ifade ediyor. Ayrıca, teknik analiz açısından bu haftanın önemli bir etkiye sahip olabileceğini belirtiyor.
Yatırım Finansman Menkul Değerler Strateji ve Yatırım Danışmanlığı Bölümü Yönetmeni Vahap Taştan, TCMB’nin yeni Başkanıyla ilk PPK toplantısında faiz kararını açıklayacağını belirtiyor. Piyasa beklentilerinin politika faizinin yüzde 20 bandında olabileceği yönünde olduğunu ifade ediyor, ancak beklentilerin geniş bir aralığa dağıldığını belirtiyor.
Taştan, TCMB’nin agresif bir politika izleyerek faizleri hızla yüzde 30’ların üzerine çıkarması durumunda, TL üzerindeki baskının hafifleyebileceğini ve özellikle bankacılık sektörünün yabancı yatırımcılar açısından ilgi çekebileceğini düşündüklerini belirtiyor. Ancak, bankaların ellerinde tuttukları tahvillerin yükselen faizler nedeniyle değer kaybedebileceğini de eklemek gerektiğini ifade ediyor.
BIST 100 endeksi tarafında ise, etkinin öncelikle bankalar üzerinden pozitif olabileceğini belirtiyor. Sonrasında ise endekste bir rotasyon dönemine girme ihtimalinin bulunduğunu ifade ediyor. TCMB’nin yapacağı sözlü ve yazılı yönlendirmenin faiz kararı kadar önemli olabileceğini düşündüğünü ifade ediyor.
Farklı bir senaryoya göre, faizin yüzde 15-20 bandında kalması ve TCMB’nin faiz artırımlarına devam sinyali vermesi durumunda, son haftalarda artan yabancı ilgisinin devam edebileceğini belirtiyor. Ancak, güçlü bir yabancı girişi için henüz erken olduğunu düşündüğünü ifade ediyor.
Taştan, yeni yönetimin alacağı ilk kararın aynı zamanda piyasa katılımcılarına vereceği ilk sözlü ve yazılı yönlendirmenin de olacağını belirtiyor. Bu aşamada net bir senaryo üzerinden fiyatlandırmanın gerçekleşmediğini düşündüklerini belirtiyor ve alınacak kararı bütünsel olarak değerlendirmenin daha sağlıklı olabileceğini ifade ediyor.