- Followers
- Subscribers
- Followers
- Members
- Followers
- Members
- Subscribers
- Posts
- Members
- Subscribe
Son günlerde Türkiye’de futbol ve siyaset arasındaki ilişki bir kez daha tartışmalara konu oldu. Fenerbahçe ile Trabzonspor arasında oynanan maçta, sarı lacivertli taraftarlar ‘Mecliste Hizbullah istemiyoruz’ sloganlarıyla HÜDA PAR’ı protesto etti. Bu olayın ardından MHP lideri Devlet Bahçeli’nin basın danışmanı Yıldıray Çiçek’in Fenerbahçe taraftarlarına yönelik hakaret içeren açıklamaları, tartışmaları daha da alevlendirdi.
Futbol maçlarında taraftarların politik mesajlar vermesi, toplumun farklı kesimlerini etkileyen siyasi konuların sahaya yansıması anlamına gelir. Fenerbahçe taraftarlarının ‘Mecliste Hizbullah istemiyoruz’ sloganıyla HÜDA PAR’ı protesto etmesi, siyasetin spor alanına olan etkisini bir kez daha gösterdi. HÜDA PAR’ın AK Parti listelerinden seçime girdiği ve resmi olmayan sonuçlara göre 4 adayının Meclis’e girmeye hak kazandığı bilgisi, bu protestonun nedenlerinden biri olarak gösteriliyor.
Ancak, Yıldıray Çiçek’in Fenerbahçe taraftarlarına yönelik hakaret içeren açıklamaları tartışmaları derinleştirdi. Çiçek, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlarda, neden Mecliste Hizbullah istemiyoruz” sloganı atan embesiller (Fenerbahçe taraftarlarına yönelik), niçin “Mecliste PKK istemiyoruz” demiyor?
Daha fazla oku
Konunun daha geniş bir perspektiften ele alındığında, futbolun siyasi arenada kullanılmasının, toplumsal gerilimlere ve ayrışmalara neden olabileceği görülür. Sporun, birleştirici ve eğlendirici bir alan olması beklenirken, siyasi çekişmelerin ve gerilimlerin burada da kendini göstermesi, toplumsal bir sorun olarak dikkat çekmektedir.
Öte yandan, siyasi mesajların spor alanına taşınması, özgür ifade hakkı ve demokratik katılım açısından da değerlendirilmelidir. Futbol maçlarında taraftarların politik görüşlerini dile getirmesi, demokratik bir toplumda kabul edilebilir bir davranıştır.
Tepki Göster
+1
+1
+1
+1
+1
+1
+1