“2000-2008 Yılları Arasında Sigortalı Olanlar İçin Kademeli Emeklilik Çalışması Gündemde”
Son günlerde Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) sorununa çözüm arayışları devam ederken, sosyal güvenlik uzmanı Emin Yılmaz, 2000-2008 yılları arasında sigortalı olanlara yönelik kulislerde konuşulan ‘kademeli emeklilik’ konusunu değerlendirdi. Uzmanlar, bu gruptaki vatandaşlar için çeşitli alternatifleri masaya yatırdı.
Emin Yılmaz, emeklilik kriterleri ile ilgili süreyi ve yaşı belirleyen 3 ayrı dönem olduğunu belirterek, “8 Eylül 1999’dan bir gün sonrasında işe girenlerin yaş kriteri kalktı ve süre olarak 17 yıl ileriye atıldı. Yaşla ilgili olarak kadınlarda 58, erkeklerde 60 yaş olarak belirlendi” dedi. EYT mağduriyetinin 1999 depremi ile başladığını vurgulayan Yılmaz, bu durumun bir depremle geldiği gibi bir depremle geçtiğini ifade etti.
“EYT sürecinde kadında 38, erkekte 43 yaş üzerinden değerlendiriliyordu. Kademe isteyenler hemen emeklilik istemiyor. Biraz daha hakkaniyetli, yaşlarda düzenlemeler istiyorlar. 2000-2008 girişi olanların prim günleri 7000 gün, 2008 sonrasında 7200 gün. Onların isteği 6250 ve 6925 gün arasında emeklilik talebi ve yaşla ilgili iyileştirme talep ediyorlar. Kısmen haklılar çünkü sosyal güvenlik ve anayasada eşitlik varsa onlara da düzenleme getirilebilir ama şu anda bir çalışma olduğunu bilemiyoruz” şeklinde konuşan Yılmaz, bu grup vatandaşların aile ekonomilerinin risk altında olduğuna dikkat çekti.
Kademeli emeklilik konusunda çeşitli alternatifleri de değerlendiren Yılmaz, dünya genelinde 67’ye varan yaş sistemleri olduğunu belirterek, “Yaşları esnetip öncesinde emeklilik olabilir. Maaşın daha düşük verilmesiyle ilgili seçenek sunulabilir. Yaş ilerledikçe maaş da yükselebilir” dedi. Ancak, Yılmaz, bu konuda henüz net bir çalışma olmadığını ve çözümün orta ve uzun vadede mümkün olabileceğini ifade etti.
Sonuç olarak, EYT sorununa yönelik çözüm arayışları devam ederken, 2000-2008 yılları arasında sigortalı olanların kademeli emeklilik konusu gündemdeki yerini koruyor. Uzmanlar, bu konuda yapılacak düzenlemelerin sosyal güvenlik ve eşitlik ilkesine uygun olması gerektiğini vurguluyor.