Şanlıurfa’da CHP’li Vatandaşlara Yönelik Saldırı: Toplu Oy Kullanmaya Çalıştılar!

Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde mevsimlik işçilerin yerine toplu oy kullanma girişiminde bulunan AKP sandık görevlilerini engellemeye çalışan CHP’lilere yönelik bir saldırı gerçekleşti. CHP Yönetim Kurulu Üyesi ve Avukat Ronayı Paydaş, bölgedeki mevsimlik işçilerin yerine toplu oy kullanıldığı iddiaları üzerine olay yerine gittiklerinde saldırıya maruz kaldıklarını açıkladı. Bu olay, seçim sürecinde yaşanan gerginliklerin bir örneği olarak karşımıza çıkıyor.

AKP görevlilerinin hem CHP’li sandık görevlilerine hem de Ronayı Paydaş’a saldırdığı ve onları dışarı çıkardığı belirtiliyor. Paydaş, kendisinin avukat olduğunu söylemesine rağmen AKP görevlilerinin “Avukat değil istersen Allah ol” şeklinde tepki gösterdiğini ifade etti. Olayın ardından güvenlik endişesiyle sandık görevlileriyle birlikte olay yerinden ayrılan Paydaş, tedavi olmak ve suç duyurusunda bulunmak üzere yola çıktıklarını belirtti.

İkinci bir saldırının yaşandığı durumda ise AKP’li sandık görevlileri CHP’lilere “kellelerinin alınması” şeklinde tehditler savurdu. Paydaş ve beraberindekiler, döndükleri aynı köyde aynı gruptaki kişilerin küfürlü tehditlerine maruz kaldı. Saldırganlardan biri, “Seni başka bir yerde, köyde görürsem kelleni alırım. Seni bir köyde sandık başında görürsem a…a k…m” şeklinde bağırarak tehditlerde bulundu.

Bu olaylar, seçim sürecinde yaşanan gerilim ve kutuplaşmanın toplum üzerindeki olumsuz etkilerini gözler önüne sermektedir. Saldırılar ve tehditler, demokratik bir ortamda seçmen iradesinin özgürce ifade edilmesini engellemekte ve seçim sürecinin tarafsızlık ve güvenilirlik ilkelerine zarar vermektedir.

CHP’li sandık görevlilerine yönelik saldırılar, demokrasiye ve seçim sürecine zarar veren davranışlar olarak değerlendirilmelidir. Parti aidiyeti üzerinden yapılan saldırılar, demokratik değerleri zayıflatmakta ve seçmenin özgür iradesini baskı altına almaktadır.

Son olarak, seçim sürecinde yaşanan bu tür saldırıların demokratik değerlere aykırı olduğunu ve toplumun kutuplaşmasını derinleştirdiğini unutmamak önemlidir. Toplumun barış, hoşgörü ve demokrasiye olan inancının korunması ve güçlendirilmesi için herkesin sorumluluk alması gerekmektedir.